Suni Denge

Suni denge, emperyalizmin “üçüncü bunalım dönemi”nde gelişen yeni sömürgecilik ilişkilerine eşlik eden egemenlik ilişkilerini açıklayan tarihsel bir kavramdır. Temelde geniş emekçi yığınlarının tepkileriyle oligarşi arasında kendiliğinden kırılamayacak bir statükonun kurumsallaştığını anlatır. Suni dengenin temelleri yeni sömürge bir toplumsal yapının emperyalizmle bütünleşerek kapitalistleşmesi sürecinde olgunlaşmakta ve bu durumun yeni sömürge ülkelerdeki devrimci mücadelelerin klasik sömürgelerdekinden önemli bir farkını oluşturmaktadır. Kapitalist meta ilişkilerinin ve pazarın egemenliği; bu egemenlik sonucunda genelleşen toplumsal üretimin eskiye kıyasla yarattığı nispi refah düzeyi; emperyalizmin klasik sömürgecilikte başvurduğu açık işgal yöntemlerinin yerini emperyalizmle oligarşi arasındaki bütünleşmenin ürünü olan gizli işgal biçimlerini alması ve merkezi devlet otoritesinin ülkede güçlü bir denetim ağı oluşturarak her çeşit pasifikasyon aracını seferber etmesi gibi temel unsurlar, halkın kendiliğinden egemen güçlere karşı politik bir özne olarak örgütlenmesini imkansızlaştırmaktadır. Bu anlamda suni denge, emekçilerin iktidar mücadelesi alanından dışlanmaları ve düzen dışı duyguların hoşnutsuzluğun fiilen depolitize edilmesidir.

“Suni denge” kavramı, Türkiye devriminin yoluna ilişkin tartışmalarda kritik bir önem taşıyan, tarihsel çağrışımlarla yüklü analitik bir kavramdır. Bu kavram, günümüzde de, politik mücadele bakımından belirleyici olan tarihsel sürecin analizini bir analitik araçtır.