Devrimci Gençlik Hakkında

Vardık, Varız, Varolacağız!

Devrimci Gençlik dergisi, Ocak 1990’dan beri yayınını aralıksız sürdürüyor. Türkiye tarihine damgasını vuran DEV-GENÇ geleneğinin onurla sürdürülen 25 yılı; gençliğin devrimci eyleminin, üniversite ve toplumsal muhalefete yarattığı devrimci geleneğin 25 yılıdır. 12 Eylül faşizmine karşı mücadele koşullarında, yeniden yayın hayatına başlayan Devrimci Gençlik, çeyrek asırdır Devrimci Gençlik mücadelesinin teorik-politik sürekliliğine katkıda bulunuyor.

Dev-Genç, 1960’larda Türkiye gençliğinin anti-emperyalist bir doğrultuda gelişen devrimci eylemini temsil etti. Kendiliğinden patlayan gençlik hareketlerine (akademik-demokratik hareketlere) anti-emperyalist bir siyasi öz verdi. Onun yükselmesinin, gelişmesinin sırrı buradadır. Dev-Genç’in kitlelerle bağı öyle bir düzeydeydi ki, ülkede sosyalist hareketin en büyük parçası görünümündeydi. Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar ismini duyurmuş; sol dendiğinde, sosyalizm dendiğinde ilk akla gelen isim olmuştur. Dev-Genç militanlarının halkın mücadelesinin yükseldiği her tarafa koşturması, yapabildiği oranda bu mücadelelere destek olması, bizzat katılması, örgütlemeye çalışması; eylem içinde onların mücadelelerine bilinç taşımaya çalışması; fedakârlıkları, halkımızın gözünde Dev-Genç’i dost, güvenilir bir örgüt hâline getirmiştir. Bu olay, yukarıda da söylediğimiz gibi, Türkiye’de sol hareketin tarihinde o güne kadar görülmemiş bir biçimde sol propagandanın, sosyalizmin kitlelere ulaşması ve sosyalizmin bir siyasi gerçeklik hâline gelmesi olayıdır. Sol hareketin tarihinde hiçbir örgütün o güne değin başaramadığı kitlelerle bu derece yakın ilişkiyi Dev-Genç’in başarması, şüphesiz bir rastlantı değildir. Bunun sebebi, Dev-Genç’in eylemlerinin siyasi içeriğidir; onun, kitlelerle ilişkisini eylemin bağı olarak kurmasıdır. (Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Devrimci Gençlik Seçmeler)

Türkiye gençliğinin politik-toplumsal dinamizmini ortaya çıkaran Dev-Genç, 1960’larda ve 1970’lerde gençlik mücadelesinin sürükleyici gücü oldu. Bu dönemin mücadele birikimi, 1980’lerden günümüze kadar taşındı. 60’larda anti-emperyalist mücadele, 70’lerde anti-faşist mücadele ekseninde gelişen devrimci gençlik hareketi, 80’lerde “faşizme karşı demokrasi mücadelesi” ekseninde başladı ve gelişti. Günümüze kadar ise neoliberalizme, gericiliğe ve faşizme karşı (ideolojik-politik ve örgütsel olarak) yeniden üretilmiştir. Her tarihsel süreçte omuzladığı görev ve sorumlulukları yerine getirmek üzere gençlik mücadelesinin ihtiyaçlarına cevap veren Devrimci Gençlik(“Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Devrimci Gençlik”), ilk olarak 1975 yılının Kasım ayında dönemin üniversiteli devrimci gençleri tarafından yayımlandı. 1980’li yılların sonlarında gençliğin devrimci mücadelesinin yükselişe geçmesiyle, 1990 yılı Ocak ayından itibaren “Emperyalizme ve Faşizme Karşı Devrimci Gençlik” adıyla yeniden yayımlanmaya başladı.

Kuşkusuz Devrimci Gençlik, 1980 sonrasında ilk çıktığında, sadece 12 Eylül sonrası gelişen devrimci gençlik mücadelesinin değil, 1960’lardan 1980’lere taşınan devrimci mücadele geleneğinin somut ürünüydü. Kendisini mücadele sürecinde yeniden yaratan Devrimci Gençlik, Dev-Genç geleneğine sahip çıkma, bu geleneği yaşatma ve içinde bulunulan koşulların görev ve sorumluluklarının bilinciyle hareket etti. Devrimci Gençlik dergisi de Devrimci Gençlik Hareketi’nin yeniden inşa edilmesi sürecinde mücadelenin sesi oldu.

12 Eylül’ün üniversitelerdeki baskı aygıtlarına karşı direniş eğilimlerini örgütleyerek gelişen gençlik hareketi, kurulan öğrenci dernekleri çatısı altında YÖK’e karşı boykotlar, açlık grevleri, kitlesel yürüyüşler gerçekleştirdi. Yükselen hareketin önünü kesmek için öğrenci derneklerini işlevsiz hâle getirerek denetim altına almaya çalışan 1987 yılındaki “Tek Tip Öğrenci Derneği Yasası”na karşı gösterilen kitlesel ve militan tepki, kazanımla sonuçlandı. Gençlik hareketi, üniversite gündemlerinin dışında ülkedeki siyasal durum karşısında da (savaş karşıtlığı, cezaevi genelgelerine ve Özal politikalarına karşı yürüyüşler vb.) aktif bir eylem çizgisi izledi. Bu mücadele süreci içerisinde Devrimci Gençlik kendisini iradi bir biçimde inşa etti. Özellikle 1989 yılı, hem gençlik mücadelesi hem de Devrimci Gençlik için önemli bir dönemeç oldu. Birçok üniversitede oluşan merkezi bütünlüğün sağlanması ve mücadelede gelinen aşamanın, gelecekte izlenecek çizginin ideolojik ve politik olarak tanımlanmasının gerekliliği oluştu. Devrimci Gençlik mücadelesinin olgunlaşması ve belirli bir aşamaya ulaşması sonucunda, 1989 sonbaharında Devrimci Gençlik imzasıyla “Devrimci Gençlik Mücadelesi Üzerine” isimli bildirge yayımlandı. 1990 yılı Ocak ayında da Devrimci Gençlik dergisi yayımlandı. 12 Eylül faşizminin ardından Devrimci Gençlik hareketinin yeniden inşası sürecinde, hareketin politik yayın organı olarak Devrimci Gençlik yeniden ortaya çıktı. Devrimci Gençlik militanları bu sürecin doğrudan öznesi oldu.

“Bugün Devrimci Gençlik hareketinin gelişmesi, gençliğin devrimci eyleminin birliğinin sağlanması ile mümkündür. Bu görevin bir yönü, gençliğin, devrimci bir mücadele programı çerçevesinde ifadesini bulan eyleminin yaratılmasıdır. Diğer yönü ise, bu eylemin üzerinde gelişeceği örgütsel yapının (gençlik örgütlenmesinin) oluşturulmasıdır.”

 “Bu karmaşa ortamında asıl çözülmesi gereken ‘zinciri sürükleyen halkanın yakalanması’ ve ‘göçün yolda düzeleceğinin’ bilincine varılmasıdır. Sorunların üzerine cesaretle gidebilmemizin itici gücü, ayağımızın bu ülke topraklarına sağlam basıyor olmasından ileri gelmektedir. Bizler, 20-25 yıldır ülkede ihtilalci bir ruhla ortaya çıkan başkaldırı geleneğinin genç üyeleriyiz. Bu geleneğe uygun, atak ve militan bir mücadele çizgisi, halklarımıza karşı sorumluluğumuzun bir parçasıdır. Bu, büyük bir iddiadır.”

Devrimci Gençlik Mücadelesi Üzerine, 1989, Devrimci Gençlik Bildirgesi

Devrimci Gençlik’in özellikle 1980 sonrasında ortaya koyduğu politik iddia ve fiili, militan mücadele hattı, gençlik mücadelesinin bugüne kadarki gelişimine damgasını vurmuştur. 12 Eylül darbesinin ardından Devrimci Gençlik hareketinin yeniden inşası, o dönemin bütün olumsuzluklarına rağmen sürdürülen sebatlı çalışmalarla gençliğin devrimci gücünün yeniden ortaya çıkışına olanak sağladı. Devrimci hareketin o dönemki dağınıklığına ve ideolojik zayıflamaya rağmen Devrimci Gençlik, yeni bir politik ve örgütsel iddianın sahibi oldu: “Üniversiteler bizimdir! Yaşasın gençliğin devrimci eyleminin birliği!” İlk sayısında bu slogan ve üniversite kapısında yakılan panzer fotoğrafıyla çıkan Devrimci Gençlik, kendi tarihine sahip çıkarak o günün mücadelesini bugüne taşıyordu.

“Sizleri yeni bir çalışma ile selamlarken, öncelikle vurgulamak isteriz ki Devrimci Gençlik bir başlangıç değildir. Devrimci Gençlik, gençliğin yirmi yılı aşkın devrimci geleneğine sahip çıkma çabasının 89’lara uzanan somut ürünüdür. Varlığını bu geleneği yaşatmada ortaya koyan Devrimci Gençlik, içinde bulunulan koşulların yüklediği görev ve sorumlulukların bilinciyle, ayakları ülkemiz topraklarına sımsıkı basan, zengin mücadele deneyimlerinin ışığında bugünü kavrama iddiasıyla yola çıkanların kararlı, gür sesi olacaktır.”

— Devrimci Gençlik, Sayı 1, Ocak 1990, “Çıkarken”

60’lardan günümüze kadar gençlik mücadelesinin yarattığı ideolojik-politik mirasa sahip çıkan Devrimci Gençlik, yaratılan mirasın gençlik mücadelesinin güncel ihtiyaçları doğrultusunda yeniden üretilmesini hedefleyerek; dergi aracılığıyla “Üniversiteler Bizimdir”, “Amfi Komiteleri”, “Özerk-Demokratik Üniversite”, “Üniversiteye Yeni Toplumsal Kimlik”, “Bilginin Metalaşması” gibi tartışmaları kavramsallaştırdı ve geliştirdi. Gençlik mücadelesinin güncel görevlerini belirleyici politik perspektifini sayfalarına taşıdı. Bir “kolektif örgütçü” olan Devrimci Gençlik dergisi, Devrimci Gençlik Hareketi’nin fikrini üniversitelerde örgütledi. Kısa sürede Öğrenci Dernekleri Platformu’nda fikri hegemonya ve çoğunluğu kazanması bunun bir örneğiydi. Bu sürecin politik iradesi ve sürükleyici gücü kuşkusuz Devrimci Gençlik idi. O dönemin dergileri de bu sürecin politik sesi oldu. Derginin ilk 3-4 yılında, çıkan sayılarda “üniversite”nin genelinde olan değişime, üniversite-sermaye ilişkisinin yeni boyutlarına ve gençlik hareketinin güncel misyonuna yönelik tespitler yapıldı. Bu tespitler, ilerleyen yıllarda özellikle sermayeye karşı verilecek direnişin ideolojik-politik yol göstereni oldu.

Bu noktada geliştirilen ideolojik-politik çizgi, gençlik mücadelesi açısından ön açıcı bir rol oynadı.

Derginin ilk sayılarında “Bilginin Metalaşması” başlığıyla yapılan üniversite-sermaye ilişkisinin değişen yeni niteliğine yönelik tartışmalar, üniversitelerde sermayeye karşı mücadelenin içeriğini belirledi ve zamanla zenginleştirdi. Bugün gençlik mücadelesinin önemli bir ayağını oluşturan neoliberalizme karşı direnişin ilk adımları o dönemde atıldı. Yapılan ideolojik-politik tartışmalar, ortaya konulan iddialar, Devrimci Gençlik mücadelesinin eylemlerinde karşılık buldu. 12 Eylül sonrasında “faşizme karşı demokrasi mücadelesi” ekseninde gelişen gençlik hareketi, “bilginin metalaşması” tartışmalarıyla birlikte, eğitim alanının kapitalist pazara açılmasına karşı mücadeleyi temel aldı. Sermaye egemenliğinin inşasını esas alan neoliberal üniversite tasarımının ilk sert dalgalarına karşı mücadele içinde, gençliğin bağımsız, kitlesel, militan, fiili ve meşru örgütü olarak Öğrenci Koordinasyonu yaratıldı. Parasız eğitim ve özerk-demokratik üniversite mücadelesinde, üniversitelileri kitlesel olarak harekete geçirebilen Koordinasyon, neoliberalizme karşı ilk üniversite hareketinin lokomotifi oldu. Gençlik hareketinin bağımsızlığı, geleneksel sınırlarını aşan örgüt biçimi ve eylem tarzı, farklı, yaratıcı, her üniversitelinin kendini ifade edebildiği demokratik özellikleriyle Öğrenci Koordinasyonu, harçlara yapılan zamlara karşı cisimleşen neoliberal saldırıya karşı gençliğin mücadele adresi hâline geldi.

1995’te “Dipten Gelen Dalga” sloganı ile çıkan derginin 17. sayısı, gençlik mücadelesinde 1980 sonrasında ikinci kez yükselecek olan dalganın habercisiydi. Koordinasyon ile yükselişe geçen gençlik hareketi döneme damgasını vururken, Devrimci Gençlik dergisi sürecin bir kez daha toplam sesi oldu.

“Özellikle ikinci yarıyıl boyunca, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere çeşitli illerdeki üniversitelerde öğrencilerin gerçekleştirdiği eylemler, uzun bir sessizlik döneminin bitmekte olduğunun habercisidir.”

Devrimci Gençlik, Mayıs 1995, Baş Yazı: Şimdi yürümeye hazırlanalım

“Ferman devletinse, üniversiteler bizimdir!” sloganı ile çıkan 18. sayı, gençliğin politik iddiasının ifadesi olurken; “Kavgamız sadece üç beş kuruşluk harç kavgası değildir, parasız eğitim parasız sağlık!” sloganı ile çıkan 19. sayı, gençlik mücadelesinin politik ufkunun genişliğini ortaya koymaktaydı. Bu, aynı zamanda bugün önemli bir aşamaya ulaşan halkın hakları mücadelesinin de ilk adımlarının başlangıcıydı.

1980 sonrasında Dernekler Süreci’nin ardından Öğrenci Koordinasyonu ile yeni bir döneme giren ve yükselişe geçen gençlik hareketi, sermayenin üniversitelere yönelik saldırı dalgasını sekteye uğrattı ve bu dönemde üniversite muhalefetine damgasını vurdu. Koordinasyon, yaklaşık 10 yıllık bir sürecin sonunda, başta üniversitelerde olmak üzere, ülkenin içerisine girdiği politik koşullarla birlikte kendi sürecini tamamladı. Bu süreçte, sermayenin üniversitelerde içselleşen varlığı ve üniversitelerde değişen koşullar, “yeni bir öğrenci hareketinin inşasına” yönelik tartışmaları ortaya çıkardı. Bu bağlamda Devrimci Gençlik dergisi, özellikle üniversitelerdeki yeni gelişen koşullarda, yeni bir öğrenci hareketinin ideolojik-politik ve örgütsel yeniden inşasının nasıl gerçekleştirileceğine yönelik ön açıcı tespitler yaptı. Özellikle 2004 yılı ve sonrasındaki Devrimci Gençlik dergilerinde ortaya konulan üniversiteye ve gençlik hareketine yönelik tespitler, gençlik mücadelesinde yeni bir dönemin açılmasında önemli bir yerde durmaktadır.

“Sermayenin ideolojik, politik-pratik hegemonyası, üniversitenin her hücresine yayılmış durumdadır. Üniversitenin her alanı sistemli bir şekilde sermaye lehine dönüşüm sürecine tabi tutulmuştur. Bugün açısından ise uygulanan programın ortaya çıkardığı sorunlar her geçen gün artmakta, neoliberal politikaların yıkımları her alanda açığa çıkmaktadır. Yaşanan bu dönüsüm süreci içerisinde üniversitelilerin fazlasıyla tırpanlanmış olan muhalefet etme kanalları yeniden yaratılmalıdır.”

Devrimci Genclik, Ekim 2005, Orta Sayfa: Bugünün gençlik mücadelesi perspektifi yöntem ve araçlar

Sermayenin üniversitelerdeki işgalini durdurmak için Devrimci Gençlik’in öncülüğünde üniversitelerde fili direnişler örgütlendi. Piyasalaştırma saldırılarına karsı hak alıcı bir çizgi geliştirilerek kazanımlar elde edildi. Üniversitelerdeki tüm anti demokratik uygulamalara, sermayenin üniversiteli kimliğini yıkıma uğratan ideolojik hegemonyasına, devlet ve üniversite yönetimlerinin kontrolünde gelişen gerici faşist saldırılara karşı yükseltilen kararlı mücadele süreci gençlik hareketinin yeni mücadele dönemini ortaya çıkardı. Piyasalaştırmaya ve müşterileştirmeye karşı gelişen hareket kendi mücadele örgütünü de yarattı. Gençlik hareketinde dipten yeni bir süreci örgütleyen çizgi, üniversitelerde piyasalaştırmaya karşı biriken enerji sonucunda Öğrenci Kolektifleri’ni kurdu. Piyasanın üniversitelerdeki saldırganlığı karşısında yaratılan direnişler yeni dönemin kendi demokratik kitle örgütünü yaratmış oldu. Bu çizgi neoliberalizme ve yeni sömürgeciliğin iktidarı AKP’ye karşı demokratik öğrenci hareketinin yaratılmasında adres konumuna geldi.

Üniversitelerdeki piyasalaştırma saldırılarına karşı fiili direnişlerle yeniden inşa edilen gençlik hareketi yeni bir döneme daha başlıyordu. Bu süreçte Devrimci Gençlik dergisi, gençlik hareketinin ideolojik-politik sesi olmaya devam etti. Gençlik hareketinin ideolojik netliğe en çok ihtiyaç duyduğu anlarda dergisi aracılığıyla üniversite muhalefetinin izleyeceği politik hat ortaya konuldu; bu çizgi gençlik mücadelesinde hegemonya sağladı. Devrimci Gençlik hareketi ülkedeki neo-liberal saldırı programını örgütleyen, emperyalizmle kurulan işbirlikçiliği yükselten, dinci gericiliği toplumun ve üniversitelerin tüm mekânlarına ve ilişkilerine yerleştirmeye çalışan ve siyasal rejimi neoliberal kapitalizmin gerekleri doğrultusunda yeniden şekillendiren AKP iktidarına karşı siyasal mücadeleyi belirginleştirdi.

AKP’nin ikinci iktidar döneminin başladığı 2007’den itibaren üniversitelere yönelik kapsamlı siyasi saldırılarının artmasıyla gençliğin AKP karşıtı tepkileri açığa çıkmaya başladı. Gençliğin siyasi iktidar karşıtı öfkesi militanlaştı, kitleselleşti. Bugün oldukça güçlü olan AKP karşıtı muhalefetin tohumları Devrimci Gençlik hareketinin uzun yıllardır örgütlediği militan ve kararlı mücadeleyle atıldı. Bu süreçte (2010 yılı ve sonrası) gençlik hareketi nitel bir sıçrama yaşadı. Uzun yıllardan sonra üniversiteliler siyasi iktidar karşısında önemli bir toplumsal güç olarak tarih sahnesine yeniden çıktı.

2010 yılıyla birlikte siyasi iktidar ve onun uygulamaları karşısında kitlesel ve militan bir hareket olarak ortaya çıkan üniversite muhalefeti 2012 Aralık’taki ODTÜ isyanı ile en tepe noktasına ulaştı. Bu sürecin öncesinde AKP, üniversitelere yönelik kapsamlı bir saldırı hazırlığı içerisindeydi. Yeni YÖK yasası hazırlıkları bu saldırının adıydı. 2012 dönemi başında, Devrimci Gençlik’in “Üniversitenin AKP ve sermayeye karşı ayağa kaldırılması” hedefi dergi sayfalarına da yansıdı. Üniversite gençliği AKP karşısında politik olarak saflaştı. Gençlikteki bu saflaşmada Devrimci Gençlik’in üniversite muhalefetine uzun yıllardır önerdiği politik çizginin birikimi, ideolojik netliği, sürekliliği ve militan eylem tarzının katkısı büyüktür. Son yıllarda gerçekleştirilen sermaye ve iktidar temsilcilerinin protestoları, üniversitelerde piyasacılık ve faşizmle simgeleşen AKP karşıtı çizgiyi canlandırdı. Siyasi iktidarın üniversite ile olan kan uyuşmazlığı açığa çıkartılırken, ODTÜ direnişi, dergide ifade edilen politik hattın karşılık bulduğunu gösteriyordu. Ve ODTÜ direnişi ile yükselen gençliğin isyanı Haziran İsyanı’yla buluştu.

Devrimci Gençlik hareketi, 1980 sonrasında, üniversite mücadelesini dipten yeniden inşa etti. Gençliğin politik gücünü açığa çıkardı. ’90’lı yıllarda, üniversitelerde sermaye işgaline karşı gençliğin muhalefetini yükseltti. Son on yılını da neoliberal İslamcı, faşist AKP karşısında, emeğin sömürülmesine karşı halkların insanca yaşamı; üniversitelerde paralılaştırmaya ve gericiliğe karşı parasız eğitim, özerk-demokratik bilimsel üniversite; AKP faşizmine karşı demokrasi için mücadele ederek politik mücadelenin en ön saflarında yerini aldı.

Bu onurlu mücadelede Devrimci Gençlik 40 yılı aşkın bir geleneğin mirasını bugünün koşullarıyla sınayarak ve zenginleştirerek emin adımlarla yoluna devam ediyor. Bu anlamda Devrimci Gençlik dergisi, fili ve kesintisiz bir mücadelenin somut, güncel karşılığıdır. Dünün mücadelesini bugüne ve yarına aktarabilmek, tarihsel belleğimizi, diri ve bir arada tutabilmek onurlu devrimci tarihimizi geleceğe taşımak ve bugünün mücadelesine ışık tutmayı hedefleyen Devrimci Gençlik dergisi sokaktır. Devrimci Gençlik dergisi eylemdir.

Devrimci Gençlik’in sesi Devrimci Gençlik dergisi olarak yıllardır sürdürdüğümüz bu onurlu yolculuğu daha güçlü adımlarla devam ettireceğiz.

Vardık, varız, var olacağız!

 

Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Devrimci Gençlik, Sayı 36, Mart-Nisan 2015